21 Haziran 2022
İnsan bir robot ya da bilgisayar programı gibi işlemiyor (iyi ki de öyle!). Tam da bu sebeple, iş hayatında analitik zekanın yanında duygusal zeka sahibi olmak kritik. Peki, ‘duygusal zeka’ ile ne kastediyoruz?
Bu önemli kavramı iyi tarif etmek ‘Onu terfi ettirmeyeceğiz, çünkü duygusal zekası yeterince yüksek değil’ gibi yorumları objektif zemine oturtmamızı sağlayabilir. Daha önemlisi, kendimizi eksik bulduğumuz alanlar üzerinde çalışmamızın yolunu açabilir.
Amerikalı araştırmacılar Daniel Goleman ve Richard E. Boyatzis duygusal zekayı dört kategoriye ayırmışlar: bireysel farkındalık, kendi kendini yönetim, toplumsal farkındalık ve ilişki yönetimi.
İlk kategori, ‘bireysel farkındalık’, yani kişinin güçlü/ zayıf yönlerini, üslubunu ve hedeflerini tanıması.
İkinci kategori olan ‘kendi kendini yönetim’ altında dört alt-başlık bulunuyor: duygusal kontrol (toplantılarda geçirilen sinir krizleri, üstlerin astlarına bağırıp çağırması), adapte olabilme (hele de hızlı bir dönüşüm yaşanan günümüzde!), başarı hedefi (eskilerin ‘azim’ dediği içten gelen enerji) ve pozitif yaklaşım (bir ekibi tek bir mızmız kişi çürütebilir!).
Üçüncü kategori olan toplumsal farkındalığın iki bileşeni var: empati ve organizasyon konusunda farkındalık. Çalışma arkadaşlarının içinde bulunduğu şartları (beklentiler, korkular, yorgunluk, maddi imkanlar) düşünmeden davranan yahut üyesi bulunduğu firmanın durumunu göz ardı eden bir kişinin yüksek bir duygusal zekaya sahip olamayacağı aşikar.
Son kategori olan ilişki yönetimi ise koçluk ve mentorluk, çatışma yönetimi, takım çalışması ve ilham verici liderlik gibi bileşenlerden oluşuyor.
Hiç kimsenin bu alanların her birinde çok başarılı olması mümkün değil. Tam da bu sebeple, ‘duygusal zekası yüksek/ düşük’ gibi genel geçer, hatta bazen yargılayıcı ifadeler kullanmak yerine daha net geri bildirimler ve hedefler vermemiz gerekiyor. Örneğin ‘empatin yüksek ama çatışma yönetimi üzerinde çalışman gerekiyor’ ya da ‘mevcut rolünde kendi kendini motive etmen iyi ama terfi etmek için başkalarına da koçluk ve mentorluk yapmalısın’ gibi.
Otomasyon ve yapay zeka her geçen gün yaygınlaşırken, ‘duygusal zeka’ insanlar olarak hala kendimizi farklılaştırabileceğimiz bir alan. Öneminin farkında olmak ve mevcut uygulamalardan daha ‘yapısal’ bir bakışla ele almakta yarar var!