Politikyol, 08 Ekim 2023
İstanbul Sanayi Odası (İSO) 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nın 2022 sonuçlarını açıkladı. Geçen yıl, İSO 500 2021 raporu üzerine bir değerlendirme yapmıştım. Bu yıl da sanayimizin karnesine altı açıdan bakalım: ölçek, büyüme, ihracat, katma değer, ücretler ve coğrafi dağılım.
Ölçek
İSO 500, sanayimiz ve iş dünyamızın amiral gemisi. 500 firma toplamda 4,5 trilyon TL’ye yakın ciro yapıyor, 788 bin kişi istihdam ediyor. Listedeki tüm firmaları kutluyorum.
Öte yandan bu sayıları hızla büyütmenin yollarını bulmamız gerekiyor. Örneğin, Japon otomotiv firması Toyota’nın cirosu, neredeyse 500 büyük sanayi şirketimizin toplam cirosu kadar. ABD süpermarket devi Walmart’ın cirosu ise İSO 500’ün iki katından fazla. Dev firmalarla yarışmak için de araştırma-geliştirme faaliyetlerine kaynak ayırabilmek için de ülkemizin dünya ekonomisindeki payını (şu anda yüzde 1’in altında) yükseltmek için de ölçek çok önemli.
İSO 500 cirosunun yarısından fazlasının ilk 50, neredeyse üçte ikisinin de ilk 100 firmadan geldiğini, ayda 10 milyon dolar ciro ile ilk 500’e girilebildiğini düşününce, sanayimizin ölçek meselesi daha da netleşiyor.
İstihdamda da durum benzer. İSO 500’deki 788 bin çalışana karşılık ülkemizdeki kayıtlı işsiz sayımız 3,4 milyon. İş bulmaktan ümidini kesenleri eklersek bu sayı iki katına çıkıyor. Üstelik her sene 1 milyon arkadaşımız çalışma çağına giriyor. “Ne okulda ne evde” gençlerimizin sayısı 5,5 milyon. İstihdam meselemizi çözmek için yeni İSO 500’ler oluşturmamız gerekiyor.
İhracat
İSO 500 ihracatımızın yüzde 40’ını gerçekleştiriyor. Nitekim listedeki firmaların neredeyse tamamı ihracatçı.
2022’yi 254 milyar dolar ihracatla tamamlayan ülkemiz için ‘2023’te 500 milyar dolar ihracat’ hedefi artık maalesef bir hayal. Halbuki bu hedefe doğru politikalarla ulaşabilirdik. Zira 2002’den (35 milyar dolar) 2012’ye (153 milyar dolar) kadar on yılda ihracatını dört katından fazla artıran ülkemizin, sonraki on yılda ihracatını üçe katlaması mümkündü. Nitekim, kendimizi kıyaslamayı pek sevdiğimiz Güney Kore’nin 2022’deki ihracatı iki buçuk katımızdan fazla (683,5 milyar dolar).
Türkiye yeniden rasyonel bir ekonomik çerçeveye kavuştuğunda ve iddialı kalkınma hedeflerine odaklandığında, İSO 500’ü bu yeni atılımın ana bir paydaşı olacak.
Büyüme
İSO 500’ün cirosu (üretimden satışlar), 2022 yılında TL bazında yüzde 119 büyüdü. Bu yüksek artışta şüphesiz yüksek enflasyonun ve ihracattaki güçlü büyümenin ciddi payı var.
Yüksek enflasyon ortamında önemli olan nominal değil reel (enflasyondan arındırılmış) büyüme. İSO, reel büyümeyi yıl sonu TÜFE enflasyonu ile hesaplıyor ve yüzde 33.3 gibi çok ciddi bir mertebeye ulaşıyor (Türkiye milli gelir büyümesi yüzde 5.6, sanayi sektörü büyümesi yüzde 3.3). Ancak, İSO Başkanı Sn. Erdal Bahçıvan’ın da belirttiği üzere, 2022’de TÜFE enflasyonu yüzde 64.27 iken ÜFE enflasyonu yüzde 97.72’ydi. Yani ÜFE enflasyonuyla bakıldığında, İSO 500 cirosundaki reel büyüme yüzde 10.7’ye geliyor. Sanayicinin gerçekten büyüyüp büyümediğini, para kazanıp kazanmadığını ölçebilir hale gelmesi, Türkiye’nin kalkınma hamlesi için ön şart.
Gelelim ihracata. İSO 500’ün 2022’deki 97,9 milyar dolarlık ihracatı, 2021’în yüzde 14,1 üzerinde. 2022’de ülkemizin toplam ihracatı yüzde 12,9 büyümüştü. Bu rakamların birbirine yakın olması, İSO 500’ün ihracattaki yüzde 40’lık payını düşününce, sürpriz değil.
Katma Değer
İSO 500’ün faaliyet kârı 2021’de 342 milyar TL’den 2022’de 671 milyar TL’ye çıktı. İlk bakışta yüksek gibi görünen yüzde 96’lık artış iki açıdan yanıltıcı. Birincisi, yukarıda da ele aldığımız yüksek enflasyonun etkisi (faaliyet kârı ancak ÜFE enflasyonu kadar büyümüş). İkincisi, faaliyet kârı büyümesinin ciro artışının gerisinde kalması – yani kârlılığın düşmesi (2021’e göre 2 puan azalarak yüzde 12.8)
İSO 500’ün vergi öncesi kârı ise yüzde 121 artarak 485 milyar TL’ye ulaşmış.
Peki bu büyük rakamlar ne anlama geliyor? Kamu ile ufak bir mukayese yapalım. Hükümetin Temmuz 2023’teki ek bütçeyle bu sene için öngördüğü faiz ödemeleri 646 milyar TL. Yani en önde gelen 500 sanayi şirketimizin, 788 bin çalışanıyla, çok başarılı bir yılda kazandığı vergi öncesi kârdan daha fazlasını, hazinemiz faiz olarak ödüyor!
Katma değer demişken, İSO 500 Araştırması’nda doğrudan yer almamakla birlikte, ihracatımızın kilogram başına fiyatına değinmesek olmaz. Japonya ve Almanya’nın 4 dolara, Güney Kore’nin 3 dolara, Polonya’nın neredeyse 2,5 dolara koştuğu bu kriterde, ülkemiz 1,4 dolar seviyesinde. Ülkemiz için kalıcı refahın yolu bu rakamı artırmaktan geçiyor. Bunun yöntemi ise üretimde bilgiyi artırmak ve markalaşmak.
Nitekim İSO 500 Araştırması, sanayimizin teknolojik yapısı hakkında ipuçları veriyor. 2022’de yaratılan katma değerde en yüksek pay orta-düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerden geliyor. Yüksek teknoloji yoğunluklu sanayilerin payı ise yüzde 6 mertebesinde takılmış durumda. Sanayimizin büyük kısmı teknolojik vasatlık tuzağına düşmüş durumda.
Prof. Dr. Ercan Uygur, yakın zamanda T24’te yayınlanan yazısında ilginç bir Türkiye-Vietnam karşılaştırması yaptı. Bilgi ve iletişim (IT) teknolojileri ve entegre devreler, çipler, elektronik parçalar gibi yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlerin ihracatında iki ülkenin 20 yıllık performansı çok farklıydı. 2002’de Türkiye’nin IT ihracatı 1,6 milyar dolar iken Vietnam’ınki 0,5 milyar dolardı. 2021’e gelindiğinde Türkiye’nin ihracatı sadece 2 milyar dolara çıkmışken Vietnam bir patlama yaparak 137,4 milyar dolara varmıştı. Entegre devreler, çipler ve elektronik parçalarda ise 2002’de iki ülkenin de ihracatı yoktu. 2021’de Türkiye ancak 0,2 milyar dolara çıkmışken Vietnam 17,9 milyar dolara varmıştı! Ülkemizin yarına atılımının yolu teknolojik bir sıçarama yapmak.
Ücretler
Üretimden satışların yüzde 119, faaliyet kârının yüzde 96 büyüdüğü bir senede maaş ve ücretlerdeki artışın yüzde 86 düzeyinde kalmış. Son beş yıla baktığmızda, bu eğilimin 2022’ye özgü bir durum olmadığını görüyoruz. Bu dönemde İSO 500’ün faaliyet kârı altı katına çıkarken kişi başı ücret yalnızca üç katına çıkmış. Bunun neticesinde, 2019’a dek katma değerin yarıdan çoğu ücretlere giderken, bu oran 2021’de üçte bire, 2022’de neredeyse dörtte bire inmiş. Bu, orta direğin giderek zemin kaybetmesinin en manidar göstergelerinden biri bu.
Daha önce Politikyol’da yazdığım gibi, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında daha demokratik bir sisteme; daha güçlü, sürdürülebilir, kapsayıcı bir ekonomik kalkınmaya; ve daha mutlu bir topluma ulaşmanın yolu 40 milyon kişilik orta direğe sahip çıkmaktan geçiyor. Bunun için sahipsiz sınıf orta direği savunmalı, onun imkanlarını, fırsatlarını ve hürriyetlerini genişletmeliyiz.
Coğrafi Dağılım
İSO 500’ün coğrafi dağılımı da ilginç veriler sunuyor. Şirketlerimizin neredeyse üçte birinin İstanbul’da olması herhalde hiçbirimiz için şaşırtıcı değil. Ancak maalesef 37 ilimizin listede adı yok (2021’de 32’ydi). Üstelik, bunların arasında Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Trabzon ve Van gibi büyük şehirlerimiz var. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da 14 ilimiz listede sadece bir temsilci ile yer buluyor. Bunların arasında Ordu ve Erzurum gibi büyük şehirlerimiz de var. Güçlü, sürdürülebilir ve kapsayıcı ekonomik büyüme için İSO 500 temsilinin yaygınlaşmasının ve Anadolu’da yıldız şehirler çıkarmanın önemini hatırımızda tutmalıyız.
Sonuç
İSO 500 sanayi listesinin genel bir analizi, ihtiyacımız olan kalkınma seferberliği için gereken beş temel prensibi tekrar vurguluyor:
Bunun için entegre, icraatçı, vizyoner, şeffaf ve yapıcı bir yol haritasına ihtiyacıız var. Bu çerçevede harekete geçireceğimiz bir kalkınma seferberliğinin temel taşlarını ise altı başlıkta özetleyebiliriz:
Sanayicimiz üretimini, ihracatını, yatırımını ve istihdamını artırmak için bekliyor. Bunun gerçekleşmesi için, siyaset kurumunun da üzerine düşeni yapması gerekiyor.