29 Eylül 2020
Senelerdir raflarda etkin yönetim kitapları görürüz. Çoğu ‘nasıl daha iyi yönetici olacağımızın’ reçetesini bize sunar. Keşke iş bu kadar kolay olsa! Gelin biz de konuya farklı bir taraftan yaklaşalım; ne yapılmaması gerektiğini konuşalım. Belki tanıdık gelen yanlışlarımız çıkar!
İş hayatındaki sıkça rastladığım on örnek aşağıda. Lütfen siz de eklemelerinizi yazın.
BİR: TANIMAMAK. Ekibinizdeki kişileri insan olarak tanımamak hem onlarla bağ kurmanızı engeller hem de potansiyellerini anlamanızı imkansız kılar. İlk düğmeyi yanlış iliklemek, tıpkı yığınağını eksik yapan bir ordu gibi, ağır bir bedel ödemenize yol açar. Hele de uzaktan çalışmanın iyice önem kazandığı günümüzde ekstra önem vermemiz gereken bir husus.
İKİ: DİNLEMEMEK. Muhtelif ülkelerde iş yaptığım şirketlerde bunun farklı türlerini gördüm: ekibine hiç fikir sormayanlar, sorup da dinlemeyenler, dinleyip de umursamayanlar vb. Dalgalanmaların iyice arttığı ve belirsizliklerin adeta norm haline geldiği günümüzde, gerçek anlamda iyi bir dinleyici olmak bir yönetici için ‘olmazsa olmaz’.
ÜÇ: GÜVENMEMEK. Sıkça rastlanan bu konu, hızla çift yönlü hale gelebilecek bir risk. Kendilerine güvenilmediğini hisseden çalışanların yöneticilerine ve şirketlerine güvenlerinin azalması an meselesidir. Unutmayalım motivasyon içeriden açılan bir kapıdır – çalıştığı yere güvenmeyen kişiler kapasitelerinin çok azını kullanabilirler.
DÖRT: MİKRO-YÖNETİM. İlk üç maddenin kaçınılmaz sonucu. Bunu yapan yönetici detaylarda boğulur ve gerçekten zaman ayırması gereken konularda geride kalır. Unutmayalım, elimizdeki yegane mutlak kısıt zamanımız.
BEŞ: HEDEFSİZLİK. Net hedef koymuyorsanız tüm strateji çalışmalarını ve performans ölçüm sistemlerini hemen çöpe atabilirsiniz. Gerek yok.
ALTI: SORUNLARI ÇÖZMEMEK. Süleyman Demirel’in ‘meseleleri mesele etmezseniz mesele kalmaz’ sözü siyaset için geçerli mi bilemem ama iş dünyası için pek uygun değil. Zor meseleleri devekuşu gibi görmezden gelmenin maliyeti, hissedarlar ve tüm paydaşlar için ağır olur.
YEDİ: ADALETSİZLİK. Gözde çalışanların öne çıkarılmasından başarının takdir edilmemesine, performansı kötü elemanların sistemde tutulmasından değerleri ihlal edenlere istisna tanınmasına uzanan geniş bir alan. Buradaki on maddeden belki de en kritik olanı. Zira çadırı ayakta tutan direği sarsan bir risk. Şirketinizde bu durum varsa hemen müdahale edin derim.
SEKİZ: SAHİP ÇIKMAMAK. Başarıyı ekibine, sorunları kendisine mal etmek liderliğin şanındandır. Maalesef pek çok firmada tam aksini gözlemledim, yetkim olan yerlerde de bu tip yöneticileri tereddütsüz tasfiye ettim. Size de öneririm.
DOKUZ: ÖZDE DEĞİL SÖZDE KALMAK. Her şirketin büyük prensipleri ve değerleri var. Maharet bunları özde benimsemek. Ziya Paşa’nın meşhur sözü gibi: ‘ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz’.
ON: KORKU İMPARATORLUĞU. Yukarıdaki hataları yapan yönetimler ister istemez korkuyla idareye başvururlar. Kaçınılmaz sonu başarısızlıktır.