28 Aralık 2021
Çocukken dinlediğimiz masallar ‘gökten üç elma düşmüş’ diye biterdi. Ben de yılın son yazısı için 2021’de ‘başımıza düşen’ üç kelime düşündüm: NFT, Metaverse ve Karman. Hepsinin mevcut hayatımızdan kaçışa bağlanması ilginç değil mi?
‘Biricik dijital varlık’ diyebileceğimiz NFT (non-fungible token) blok zincirde depolanan, yani değiştirilemeyen resim, fotoğraf, video veya ses kayıtlarından oluşuyor. Orijinal esere herkes erişebiliyor ama ‘sahiplik’ NFT halka arzında belirlenen sınırlı sayıdaki ‘hisseyi’ alan kişilerin. Mona Lisa’yı hepimizin görebilmesi ama sahibinin Louvre Müzesi olması gibi. Ancak, geleneksel mülkiyetin aksine, bu alandaki hukuki çerçeve henüz net değil. Buna rağmen NFT piyasası büyüyor: JP Morgan’a göre, dijital sanat NFT’lerinin değeri 7 milyar dolara ulaştı. Örneğin Mart ayında Beeple adlı sanatçının eseri 69.3 milyon dolara satıldı. Dolce & Gabana sadece online dünyadaki avatarlar tarafından giyilebilen, yani fiziki olarak bulunmayan, bir NFT kreasyonu çıkardı. Universal Music, Justin Bieber ve Rihanna gibi sanatçılarına avatar oluşturmak ve hayranların alıp-satabileceği NFT kıyafet ve aksesuarları sunmak için adım attı. Ülkemizde de Cem Yılmaz’dan spor kulüplerine kadar NFT sunmaya başlayanlar var.
‘Kurgusal evren’ olarak tanımlayabileceğimiz Metaverse, Facebook ve Instagram’ı bünyesinde barındıran şirketin ismini Meta yapmasıyla popülerleşti. Metaverse, Facebook’un kararından 1.5 ay önce bu köşede ele aldığımız gibi neredeyse 30 yıl önce türetilmiş bir tabir: yazar Neal Stephenson evren (universe) ve ötesi (meta) kelimelerini birleştirmiş. ‘‘İçinde yaşadığınız, üç boyutlu internet’ diye tarif edilen bu alanın bazı özelliklerini girişim sermayesi fonu yöneticisi Matthew Ball şöyle özetlemiş: (i) dijital-fiziksel hayat arası geçişkenlik (gerçek para-sanal tecrübe, artırılmış gerçeklik); (ii) kendi ekonomisinin olması (başkalarının kıymet verdiği herhangi bir ürün, hizmet veya yatırım aracının serbestçe sunulabilmesi; örneğin avatar kıyafetleri, kripto paralar); ve (iii) veri, içerik ve mali varlıkların iç içe girmesi (Counter-Strike oyunundaki bir varlığın Fortnite oyununda da kullanılması ve bir Facebook arkadaşına hediye edilebilmesi). Büyük heyecan uyandıran Metaverse, ‘Kolomb’un Amerika kıtasını keşfi’ mi yoksa ‘cennetten arsa almanın modern hali’ mi, göreceğiz.
Yazının girişinde bahsettiğimiz mevcut hayattan kaçış yalnızca kurgu marifetiyle değil, fiziken de gerçekleşebiliyor (hele de dolar milyarderiyseniz!). Bu da bizi üçüncü kelimemiz olan Karman’a getiriyor. Atmosfer ile uzay arasındaki sınır olarak kabul edilen Karman hattı, deniz seviyesinin 100 kilometre üstünde. Mesela, Uluslararası Uzay İstasyonu 400 kilometre yukarımızda bulunuyor. Karman 20 Temmuz 2021’de, aya varışın 52. yıldönümünde, Amazon’un kurucusu Jeff Bezos ticari bir seyahatle bu hattı geçmesiyle yılın kelimeleri arasında yerini aldı. Mars’a giden uzay aracına isim yazdırmak için en fazla başvurunun ülkemizden geldiğini hatırlayınca bizim uzay hevesimiz de aşikâr. Ben bunu olumlu buluyorum. Zira bu tip iddialı atılımlar, günlük hayatta kullandığımız pek çok teknolojinin (internet, cep telefonu) icadına da vesile oluyor.
Tabii ‘yılın kelimesi’ seçen sadece ben değilim. Oxford’un seçiminin vax (aşı), Cambridge’in seçiminin de perseverance (sebat) olduğunu belirteyim. Köşemizin okurlarına Dünya Penceresi’ne bu yıl ayırdıkları zaman için teşekkür ediyor, sevdikleriyle birlikte, sağlıklı ve mutlu bir 2022 diliyorum.