03 Ağustos 2021
İnanması güç ama Ağustos’a geldik! Bu aya adını veren ilk Roma imparatorunun iş hayatına fikir verebilecek yedi sözüne kulak verelim mi?
‘Yavaşça acele et’. Günümüz iş dünyasındaki en önemli maharet zamanı doğru kullanmak. Telaşa kapılmakla olayların gerisinde kalmak, meseleleri enikonu düşünmekle demiri tavında dövmek arasındaki dengeyi kurmak belki de hiç bu kadar zor olmamıştı. Ne zaman yavaşlayıp ne zaman hızlanmak gerektiğini tartmak, her üst düzey yönetici için temel muhakeme sınavı.
‘İyi yapılmış bir şey yeterince hızlı yapılmıştır’. Hız-yeterlilik dengesinde imparatorun tercihinin ikinciden yana olduğu anlaşılıyor. Ancak günümüzde, bilhassa erken aşama (start-up) girişimler için zamanlamanın da ürünün (yeterliliğin) bir parçası olduğunu unutmamalı.
‘Pratik yapmak; her şeyin efendisi’. Daha önce bu köşedeki ‘masa başı yerine test’ yazısında da değindiğimiz bir konu. Bir işin teorisini bilmek elbette önemli. Ancak onu sahada denemeden ve daha önemlisi günlük rutinin parçası haline getirmeden, meseleye gerçekten hakim olduğumuzu iddia etmek zor.
‘Gökkuşağı isteyen yağmura razı olsun’. Mücadele etmeden başarmak, yorulmadan öğrenmek, yatırım yapmadan kazanmak, beklemeden ulaşmak gerçek hayatta pek mümkün değil. Şirketler için de kişiler için de, hedefi ve hedefe varmakta yaşanan zorlukları akılcı bir şekilde tartmak, bir kez yola çıkınca da eskilerin sebat dedikleri meziyetle yürümek önemli.
‘Yetkim hepsinden üstte olsa da, çalışma arkadaşlarımdan fazla gücüm olmadı’. Doğrusu 40 yıldan fazla Roma’yı yöneten biri için bu gerçekçi bir ifade mi, tartışılır. Ancak imparatorun yakın ekibinin görüşlerine önem verdiği biliniyor. Belirsizliklerin yükseldiği, zaman ve performans baskısının arttığı ve meselelerin karmaşıklaştığı günümüzde, yöneticilerin farklı özellikler taşıyan, interdisipliner takımlar yönetmeleri gerekiyor. Bunu başarmak için, yetki ve güç kullanımını, hem liderlik edip hem alan bırakacak şekilde, optimal seviyede tutmak şart.
‘Tuğladan bir şehir olarak bulduğum Roma’yı mermerden bir kent olarak devrediyorum’. Neticede yönetim bir performans işi: ne devraldınız (satış, karlılık, kabiliyetler), ne devrettiniz. Bu yüzden, başarı kriterlerini baştan belirlemek ve dönemsel olarak ‘tartıya çıkmak’ şart.
‘İsimlerimizi kuma yazarız: sonra dalgalar gelir ve onları siler’. Ölümünden iki bin yıl sonra DÜNYA Gazetesi’nde bir iş hayatı köşesine konuk olduğuna göre Augustus’un ismini dalgalar pek silmemiş. Ancak bu söz bence hepimizin kulağına küpe olmalı.
Nitekim ismimizden çok eserlerimize odaklanmanın yolu da bu.