21 Eylül 2021
Ülkemizde olmasa da neredeyse her yerde faaliyet gösteren ödeme şirketi Paypal’ın ilk çalışanları sonraki yıllarda Youtube ve Tesla gibi şirketler kurarak dünyaya damga vurdular. Bu hafta başarılı girişimlerin ve istisnai kabiliyette ekiplerin önemini konuşalım.
Aralık 1998’de kurulan Confinity ödeme şirketi önce X.com’a satıldı, sonra Paypal adını aldı, 2002’de de eBay tarafından alındı. Bu yeni kurumsal yapıya alışamayan çalışanların büyük çoğunluğu (ilk 50’nin 38’i) firmadan ayrılarak kendi yollarını çizdiler.
Peki, büyük etkileri sebebiyle Silikon Vadisi’nde ‘Paypal mafia’ adı takılan bu kişiler ne yaptı?
Confinity’nin kurucusu Peter Thiel, Facebook’un ilk yatırımcısı oldu ve büyük veri alanında çalışan Palantir’i (mevcut piyasa değeri: 56 milyar dolar) kurdu. Bugünlerde yapay zeka, ömür uzatma (anti-aging) ve okyanuslarda özerk yönetimi olan topluluklar kurma üzerinde çalışıyor. Her yıl 23 yaş altı 20 kişiye üniversiteyi bırakıp kendi girişimlerini kurmalarına imkan vermek için 100’er bin dolar burs veriyor.
X.com’un kurucusu zaten aşina olduğumuz bir isim: Elon Musk. Elektrikli araba Tesla’dan uzay girişimi Space X’e, insan beynini yapay zekayla linklemeye çalışan Neuralink’den tüpler aracılığıyla ulaşımı hızlandırmayı hedefleyen Hyperloop’a kadar çeşitli alanlarda çalışıyor.
Paypal’ın teknik tarafıından Steve Chen, Chad Hurley ve Jawed Karim, şirketten ayrıldıktan sonra hepimizin bildiği bir web uygulaması kurdular: Youtube. Jawed Karim 23 Nisan 2005’de sitenin ilk videosu ‘hayvanat bahçesindeyim’i yüklediğinde işlerin buraya varacağını hayal ediyor muydu dersiniz?
Paypal başkan yardımcısı Reid Hoffman da Dünya okurlarının önemli bir kısmının kullandığını tahmin ettiğim bir başka uygulamayı kurdu: Linkedin. Bu girişimini 26 milyar dolara Microsoft’a satan Hoffman, şimdi dev yazılım şirketinin yönetim kurulunda bulunuyor.
Bu gerçek hikâyeden alabileceğimiz üç büyük ders var.
Birincisi, olağanüstü işler yapan olağanüstü ekipler, başarıya ulaştıktan sonra da keyiflerine bakmak yerine olağanüstü işler yapmaya devam edebiliyorlar. Üstelik, kazandıkları para sayesinde alabildikleri ekstra riskler (Neuralink), bilgileri (know-how) ve bağlantıları sebebiyle etkileri daha da artabiliyor. Üst düzey yeteneklere gözümüz gibi bakmak zorundayız.
İkincisi, böyle ekipler esnek ağlar (network) oluşturarak katma değeri büyütüyorlar. Birlikte yeni girişimler kurmak (Youtube), birbirlerinin projelerine yatırım yapmak (Thiel-Musk) veya yepyeni şirketlere birlikte yatırımcı olmak (Facebook) gibi. Herkesin diline pelesenk olan ‘ekosistem’ işte böyle oluşuyor. Ülkemizde de şirketlerini başarıyla satan girişimcilerin melek yatırımcı olarak etkin olması güzel bir gelişme.
Üçüncüsü, böyle ekipleri geleneksel kurumsal yapılarda tutmak zor. Şirketler esnek modeller (evden çalışma, hiyerarşi dışı laboratuvarlar, kurdukları şirketlere yatırım) bulmak zorunda. Bilgi Çağı’nda insanın en önemli kaynak olduğuna gerçekten inanıyorsak, davranışlarımızın da bunu göstermesi lazım.