10 Kasım 2020 Salı
Hayır, başlık yanlış değil. Geleneksel imalat tekniklerinin modern teknolojiyle dönüşümüne Alman hükümetinin terimiyle Sanayi 4.0, yahut Davos toplantılarının ev sahibi Dr. Schwab’ın ifadesiyle 4. Sanayi Devrimi dendiğini biliyorum. Ama maalesef biz henüz Sanayi 3.0’ı zorluyoruz.
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) kıymetli bir çalışması var: Sanayide Dijital Dönüşüm Projesi. Bu çerçevede yapılan Dijital Olgunluk Analizi’nde ortalama 4 üzerinden 1.9. Performans aralığı 1.3 ila 2.9. Yani skoru 3 ve üzerinde şirket çıkmamış!
Bu skorlamada birinci seviye Reaktif Verimsizlik olarak adlandırılıyor. İkinci seviye Kontrollü Yönetim, üçüncüsü Stratejik İlerleme ve çoğu firmamız için şimdilik Kaf Dağı’nın ardında kalan son seviye de Sürekli Proaktif Gelişim.
İlk seviye bugün bile ancak ucuz işçilik veya merdiven altı üretimle ayakta kalmaya çalışan işletmeler. Rapor bunları şöyle tanımlamış: ‘Yürütme ve karar alma genelde acil durumlara yönelik müdahaleler tarafından yönlendirilir. Sorunlar ortaya çıktıkça ele alınır. Performans ölçüleri yoktur veya yetersizdir. Üretim sahasından veri toplanmaz ve analiz edilmez.’ Gelecek dönemde böyle işletmelerin yaşaması mümkün değil.
İkinci seviye şirketlerimizin çoğunun bulunduğu yer. ‘Sınırlı bir veri toplama altyapısı ile üretim sahasındaki kontrol sistemleri ve el terminalleri gibi noktalardan veri toplanır. Bu verilerin bir kısmı saklanır ve basit analizler yapılır.’ Sanayimizin büyük çoğunluğunun burada olması ve çok ciddi risklere maruz bulunması hepimizin uykularını kaçırmalı.
Üçüncü seviyede ‘yüksek hızlı otomasyon ağı ile üretim sahasındaki makinelerden alınan verilere ek olarak hat kameraları gibi birçok noktadan çevresel veriler de toplanır; bu verilerin neredeyse tamamı saklanır, büyük veri platformu üzerinde veri bilimi yöntemleri ile analizler yapılır. Analiz çalışmalarına ihtiyaca göre akademik çevrelerden ve start-up’lardan da katılımcılar dahil edilir’. Buradaki firmalarımız genelde ihracatçılar veya dünya devlerinin tedarikçileri. Giderek gelişen start-up ekosistemi de bir yandan bu firmalara çözüm ortağı olarak gelişiyor. Firmalarımızın ilk hedefi burası olmalı.
Nihayet, en üst seviyede yer alan şirketlerde ‘makineler, taşıma araçları, operatörler, nesnelerin interneti cihazları gibi noktalardan kapsamlı veri toplanır ve saklanır. Saklanan veriler yapay zeka ve dış danışmanlık ekipleri tarafından büyük veri platformları ile analiz edilir.’ İşte karar alma süreçlerine verinin entegre olması da ancak bu aşamada mümkün. Bizzat bildiğim bazı firmaların çıtayı buraya koymuş olmaları çok sevindirici.
Genel ortalamada firmalarımızın en yüksek skorunun kalite süreçleri (2.1), en düşüğününse teknoloji ve veri analitiği (1.6) olması düşündürücü. Pazar zoruyla yapılan çalışmaların henüz sanayi 4.0 mantığına ve katılımcı bir sürece evrilmediğinin göstergesi olabilir.
Robotlar, yapay zeka, nanoteknoloji, büyük veri cafcaflı sloganlardan ibaret değil. Sanayimizin ayakta kalması için elzem kabiliyetler. Almanya ‘Industrie 4.0’ stratejisine 2011’de başladı. Dr. Schwab ‘4. Sanayi Devrimi’ makalesini 2015’de yayınladı. Daha geç kalma lüksümüz yok!