TBMM Genel Kurulu, 17 Temmuz 2024
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
Sizleri şahsım ve deva partisi adına saygıyla selamlıyorum.
Karşımıza tasarruf paketi adı altında getirilen yasa bir torba kanun. İçinde doğalgaz alımından elektrikli araç teşviğine kadar pek çok şey var. Bu vesileyle ekonominin geneline bakalım.
Ekonomi bir denize benzer. Yüzdeyde gördüklerimiz var. Suyun içinde olanlar var. Bir de dipte, derinlerde olanlar var.
Yüzeyde televizyon ekranlarındaki sayılar var: mesela döviz kuru. Mesela faiz oranları. Sayın hazine ve maliye bakanı da bunlardan bahsetmeyi çok seviyor. Konuşmalarında milyarlar, dolarlar, yüzdeler, baz puanlar uçuşuyor. Enflasyona bakalım.
Enflasyon TÜİK verilerine göre, geçen sene yüzde 40 idi. Rasyonel ekonomi programı başladı. Bu sene yüzde 70 oldu. Sayın bakan’a göre program tıkır tıkır işliyor. Yani ameliyat çok başarılı, hasta sizlere ömür. Bakın fiyat seviyesinden değil, fiyatın artış hızından bahsediyorum! Yani enflasyon düşse bile fiyatlar artacaktı. Yanlış istikamete giden bir araba hızını azaltsa da yanlış yöne gitmeye devam edecekti. Ama karşımızdaki tablo daha fena. Araba hem yanlış yere gidiyor, hem hızını artırıyor.
Sadece iki ihtimal var: enflasyon yükseldiyse ekonomi programı yanlış – neyi değiştireceksiniz? Yok, geçen sene enflasyon olması gerekenden düşük gösterildiyse kimden hesap soracaksınız? Açık söyleyeyim: enflasyon hırsızlıktır. Ama enflasyonu yapay şekilde düşük göstererek memurun, emeklinin, dulun-yetimin, asgari ücretlinin maaşına göz dikmek katmerli hırsızlıktır.
Gelelim suyun içine, reel sektöre. Yani organize sanayi bölgelerine, küçük sanayi sitelerine, esnaf çarşılarına. Ortada büyük bir girdap var. Üstelik bir değil üç yerde: kredi kıtlığı, yüksek faiz ve tahsilat sıkıntısı.
Birincisi, kredi kıtlığı. Kobi kredileri geçen haziran’dan bugüne, yüzde 30 artmış. TÜİK vereleriyle bile enflasyonun yüzde 70 olduğunu düşünürsek, bu ciddi bir daralma demek! Yüksek enflasyon ortamında işletme sermayesi ihtiyacı artan firmalar için tehlike çanları çalıyor.
İkincisi, hasbelkader bulunan paranın çok pahalı olması. Ticari kredi faizleri yüzde 65 mertebesinde. Kobi kredi faizleri yüzde 50’nın üzerinde. Esnaf kefalet kredilerinin oranları çok daha düşük. Ancak o faizlerde de iki kata varan artış yapıldı.
‘faiz haramdır’ diye çıktığınız yol, ‘nas var nas!’ diye çıktığınız yol, ‘verin yetkiyi görün faizle nasıl mücadele edileceğini’ diye çıktığınız yol, bakın bizi nereye getirdi.
Fahiş fiyata mal satmakla suçladığınız esnafı fahiş faize mahkûm ettiniz. Bu milletin üreten kesimini adeta tefecilerin eline düşürdünüz. Faiz lobisi nerede diye herkes merak etti, meğer hükümetin ta kendisiymiş!
Üçüncüsü, tahsilat sıkıntısı. Arkadaşlar, şirketler, kârsızlıktan değil nakitsizlikten batar. Bugün tam da bunu yaşıyoruz. Karşılıksız çek oranları iki yılda neredeyse iki katına çıktı. Bu yılın ilk beş ayındaki karşılıksız çek tutarı, geçen yılın tamamı kadar. Toplam icra ve iflas dosyası sayısı 40 milyon! Sadece 2023’de açılan yeni dosya sayısı 14 milyon! Tahsilat takibinden iş yapamaz haldeyiz!
Bu yılın ilk beş ayında 10 bin şirket kapandı. Geçen seneye göre yüzde 30’luk bir artıştan bahsediyoruz. Aynı dönemde kurulan şirket sayısı yüzde 15 azalmış. Yanı daha fazla şirket ölüyor, daha az şirket doğuyor. Hür teşebbüsümüz büyüyeceğine küçülüyor.
Bir de suyun derinleri, dip dalga var. Orada maalesef koca bir vasatistan görüyoruz.
Çünkü hükümet vatandaşımızı fakirlikte eşitliyor. Ücretler giderek asgari ücrete iniyor. Vasıflı ve yüksek vasıflı çalışanlar 10 yıl önce asgari ücretin üç katı kazanıyordu – şimdi iki katı. Beş sene önce ortalama emekli aylığı en düşük aylığın iki katıydı – şimdi ancak yüzde 15 fazlası.
Bu yetmezmiş gibi, hükümet vatandaşın hayallerini çalıyor. Bir ev-bir araba ile iki anahtar hedefleyen orta direğin, işini büyütmek isteyen KOBİ’nin, girişimci olmak isteyen gencin önünü tıkıyor.
Vatandaşlarımız merak etmesin. Yalnız değil, yenik değil, çaresiz hiç değilsiniz. Milletçe bu cenderecen çıkacağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.