TBMM Genel Kurulu, 22 Mayıs 2024
Sayın başkan, değerli milletvekilleri,
Sizleri şahsım ve deva partisi adına saygıyla selamlıyorum.
Bugün 22 Mayıs. Çok partili hayatımızın ilk cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın seçilmesinin ve ilk başbakanı Adnan Menderes’in göreve başlamasının yıldönümü. Bu vesileyle, Türkiye’nin yegâne yolunun evrensel kalitede hukuk ve demokrasi olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
Müzakere ettiğimiz kanunun en ilgi çekici maddesi fahiş fiyat meselesi. Bu kavram bana hükümetimizin üç huyunu hatırlatıyor.
Hükümetimizin birinci huyu şu: hatalarının sorumluluğunu asla üstlenmiyor. Millet bizi görevlendirdi diyor, tam yetkiyi kullanıyor, ama asla sorumluluk üstlenmiyor. İyi şeyler olunca hükümetten, kötü şeyler olunca, hemen bir günah keçisi bulunuyor. Artık o günkü ortama göre: bazen kader, bazen dış güçler, bazen esnaflar.
Hâlbuki fahiş fiyatların tek nedeni ekonomi yönetiminde yapılan fahiş hatalar. Çılgınca para basıp, piyasadaki parayı üç senede dörde katlarsanız enflasyon azar, fiyatlar uçar. 2 x 2 = 4.
Hükümetimizin ikinci huyu şu: asla aynaya bakmıyor. Herkes birbirine kim bu fahiş fiyatla mal satanlar diye soruyor.
Ben size söyleyeyim: hükümetin ta kendisi!
Geçen sene bugünlerde benzin/ mazot 18-20 liraydı. Petrolün varil fiyatı neredeyse bugün ile aynıydı. Ama şimdi benzin/mazot 41-43 lira. Aradaki fark hükümetin artırdığı vergiler ve patlattığı döviz.
Geçen sene bugün KPSS oturum ücreti 150 lira, şimdi 350 lira. Arkadaşlar onu da mı dış güçler artırdı?
Geçen hafta yapılan zammı gördünüz. İstanbul’dan İzmir’e gitmek için yol ve köprü ücreti bin lira! Bunda benzin maliyeti filan yok.
İstanbul boğazındaki köprülere gelen zam yüzde 60! Hani enflasyon yüzde 38 olacaktı? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Yoksa kendi hedefinize kendiniz de mi inanmıyorsunuz?
Hükümetimizin üçüncü huyu da şu: ekonomiyi talimatla idare edebileceğini zannediyor. Açık söyleyeyim: bu ham bir hayaldir. Talimatla fiyat düşmez. Bunu Sovyetler ‘deki komünist parti komiserleri yapamadı. Venezuela’daki eli sopalı enflasyonla mücadele timleri yapamadı. Siz de yapamadınız. Bundan sonra da yapamazsınız.
Açık söyleyeyim: ekonominin doğal kanunlarına karşı kürek çekmenin kaçınılmaz sonu fiyaskodur. Kontrol-kumanda ekonomisinin neticesi her zaman 3k’dır: kıtlık, karaborsa, kalitesizlik. Ülkemize bereketi fiyatları baskılayarak değil maliyetleri düşürerek, talimatlar yağdırarak değil hür teşebbüsü şevklendirerek, soğan depoları basarak değil bolluğun önünü açarak getirebiliriz.
Sayın başkan, değerli milletvekilleri,
Sözlerime son verirken iktidar gruplarına çağrıda bulunuyorum.
Esnafla vatandaşı birbirine düşman etmeyin.
Acı reçetenin, kemer sıkmanın tüm külfetini orta direğin sırtına yüklemeyin.
Denetim ve ceza süreçlerini ticaret bakanlığı üzerinden değil tarafsız ve bağımsız işleyen bir rekabet kurulu üzerinden yapın.
Eğer tekel olan şirketler ve oligopoller piyasayı bozuyorsa onlarla mücadele edin. Biz de sonuna kadar destekleyeyim.
Nehri tersine akıtmaya çalışmayın. Türkiye’yi 24 Ocak 1980 öncesine döndürme hevesinize artık bir son verin. Unutmayın, fiyatları kalıcı olarak düşürmenin en garantili yolu rekabeti tesis etmek, girişimcinin önünü açmak ve maliyetlerin düşmesini sağlamaktır.
En önemlisi, çuvaldızı orta direğe, esnafa, KOBİ ye batırmadan önce iğneyi kendinize batırın.
Artık israfa son verin, tasarruf tedbirlerini uygulayın. Ancak geçen hafta ilan edilen temenniler silsilesinden bahsetmiyorum.
Birincisi, takvimi ve sayısal hedefleri olacak. İkincisi, en tepeden başlayan bir kültür değişimi olacak. Ve üçüncüsü gerçekten acıtacak bir tasarruf paketinden bahsediyorum.
Kamu harcamalarına makas vurulmadan Türkiye düzelemez.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.